Salı, Ocak 03, 2006

M.Ö. 14. YY. - M.Ö. 12. YY. Knidos

Knidos kazılarında bulunan, Miken dönemi çömlek kalıntıları ve Mora(bkz. Peloponnese) yarımadasındaki Pylos ( Navarin ) kentinde bulunan ve Linear B alfabesiyle (bkz. Linear B) yazılmış olan metinlerde bahsedilen, Knidos halkı ile Mikenler arasındaki bağlarla ilgili yazılara dayanarak; Knidos'un, Miken uygarlığının Ege ve Akdeniz'de hızla yayıldığı bu dönemde ya yerleşik bir Miken şehri olduğunu ya da Mikenli tacirler tarafından, geçici bir konaklama yeri olarak kullanıldığını göstermekte.
Miken dönemine ait bir vazo
Ek Bilgi:
  • Miken uygarlığının, M.Ö: 12. yy.da başlayan Dor istilasıyla sona erdiği kabul edilmekte.
  • Pylos, Navarin'de; Osmanlı ve Mısır donanması, İngiliz, Rus ve Fransız donanmaları tarafından 1827 yılında yakılarak yok edilmiştir.

Pazartesi, Ocak 02, 2006

M.Ö. 3000 - M.Ö. 14. Yüzyıl Knidos

Knidos'un ( Burgaz değil, yeni Knidos ) bu dönemlerde de bir yerleşim alanı olduğuna dair çok fazla bulgu elde edilemese de, 19. YY. kaşiflerinin raporlarına ve Kap Krio adasında bulunduğu rapor edilen Cycladic İdollerine dayanarak, Ege adaları ve Girit ile ticari ilişkisi olan bir topluluğun yerleşik olduğu kabul ediliyor.

Knidos kelimesinin kökeninin, Anadolu dillerine dayanması da burada o dönemde yerleşik halkın, Anadolu yerlileri olduğunu işaret etmekte. Ancak bahsi geçen Kiklad idollerine, ilerki dönemlerde yapılan kazıların hiçbirisinde rastlanmamıştır. Dolayısıyla tamamen bu kaşiflerin raporlarının doğru olduğu varsayımıyla, bu dönemlerde yerleşim olduğu düşünülmektedir.

Ek Bilgi : Cyclades ( Kiklad ), Yunanca daire anlamına gelen kyklos kelimesinden gelmektedir. Apollon'un ve Artemis'in doğum yeri olarak kabul edilen Delos adasının etrafındaki adalar grubunun, dairesel bir yerleşim göstermesinden dolayı, Cyclades adaları olarak anılmaktadır. Bu adalar grubunun sanatının en önemli örnekleri de idollerdir.
Bu siteden, Kiklad sanatının bazı örneklerini görebilirsiniz:
Museum of Cycladic Art

Cuma, Aralık 02, 2005

Knidos'un Tiyatroları

British Museum'un sitesinde belirtildiğine göre Knidos, en parlak döneminde 4 adet tiyatroya sahipmiş. Şehrin ne kadar büyük olduğunu ve Knidosluların kültürünün ne kadar geliştiğini göstermesi açısından önemli bir bilgi.
(bkz. British Museum)
Ancak şehirde sadece iki adet tiyatro bulunabilmiş, büyük olan 20.000 kişi kapasiteli tiyatro günümüze ulaşamamış, ulaşan parçaları ise -her zaman olduğu gibi- diğer ülkelerin müzelerine (Özellikle ilk kazıları başlatan Sir William Gell'in de katkısıyla, British Museum'a.) ve gösteriş düşkünü, antika meraklısı insanların evlerine yolculuk yapmıştır.

5.000 kişilik diğer tiyatro ortaya çıkarılmış. Şehrin girişinde yer alan tiyatro, tipik bir yunan tiyatrosudur. Oditoryum bir yamaca dayandırılmış, orkhestra alanı daire planlıdır, tonozlu girişlere sahip en erken tiyatrolardan birisidir. O tiyatroda oturup, tragedyaları izlemek ne mümkün, arkada o manzara varken!

Ek (02.01.06) : Meydan Larouse ansiklopedisinin Knidos maddesindeki bilgilere göre; yapıların mermerleri, köylüler tarafından tahrip edilerek kireç imalatında kullanılmış. Yine aynı ansiklopedideki bilgilere göre, bu mermerlerin bir kısmı, Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın Kahire'de yaptırdığı sarayda, bir kısmı da Dolmabahçe sarayının yapımında kullanılmış. İlginç.

Perşembe, Aralık 01, 2005

Kap Krio Adası, Deve Boynu Yarımadası

Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz, Knidos kentine girerken ilk dikkati çeken, kentin solunda yer alan yarımada, Knidos'a ilk yerleşim döneminde konumunun getireceği avantajı en üst düzeye çekebilmek için bir adadan yarımadaya dönüştürülmüştür. Bu sayede iki ayrı denizde iki ayrı liman oluşturabilmişler ve Ege tarafını askeri, Akdeniz tarafını ticari liman haline getirmiş zeki Knidoslular.
Dikkat ederseniz Ege tarafındaki liman, Akdeniz tarafındaki limana göre daha korunaklı. Bu yarı doğal korunmayla yetinmeyip, liman girişinde de surlarla korumayı desteklemişlerdir.

Bütün yerleşimi, Burgaz'dan bu yeni yere planlı ve düzenli bir şekilde taşıyan Knidosluların arasından, dünyanın yedi harikasından biri kabul edilen İskenderiye Feneri'nin mimarının çıkması da doğal bir sonuçtur kanaatimce. Kendisi hakkında çok fazla bilgiye ulaşamadığım bu mimarın adı Sostratos'dur. Yine İskenderiye'deki Tetra Stadyumu'nun mimarı olan Dexiphanes'in oğlu olan Sostratos, İskenderiye Feneri'nin dışında, Knidos'ta Ertelenmiş Zevkler Bahçesi ( Babil'in Asma Bahçeleri'ne benzer bir yapı, ama yakta kalamamıştır malesef. ), Delphi'de Knidos Evi ( Geniş kolonatlı bir oda ) ve Nil nehrinde yönlendirme kanallarının mimarıdır aynı zamanda.
Sostratos ile ilgili bulabildiğim en detaylı bilgi için bu siteye bakınız.

Bu mimar sayesinde görünen bir gerçek daha var; mimar baba oğullar, eskiden beri mimarlık piyasasına hakimler :-)

Çarşamba, Kasım 23, 2005

Knidos'a gelirken! DİKKAT !

Knidos'a karayolundan yaklaşırken göreceğiniz manzaradan ağzınız bir karış açık kalırsa ve yola bakmayı unutursanız, Akdeniz'in sakin sularına bir yolculuk yapacağınızı aklınızdan çıkartmayın. Mümkünse bu güzelliği takdir edemeyecek birisi kullansın aracınızı, hayatta kalmak istiyorsanız.
Denizden gelenler, unutmayın Knidoslular da denizden geldiler ve bir daha terk edemediler!

Çarşamba, Kasım 16, 2005

Datça'dan da bahsetmeli

Ara ara bahsedeceğimde.
"Dünyanın en büyük açıkhava tımarhanesi"
Can Yücel.

Knidos, eski Knidos


Karya bölgesindeki bu eski Dor kentinin M.Ö. 1000lere kadar uzanan bir geçmişi olduğu düşünülüyor. Şu anda Knidos olarak adlandırılan kent, M.Ö. 4. yy.da deniz ticaretinde daha avantajlı bir konumda olduğu için kuruluyor ve eski Knidos ( Burgaz ) kısmen terk ediliyor. Yukarıdaki haritada eski Knidos mavi ile işaretli olan yerdir. Sonrasında kurulan Knidos ise kırmızı ile işaretli.

Burgaz ören yeri şu anki Datça merkezinin 1.5 km. kuzeyinde yer almakta. Datça'ya girerken yönlendirme tabelalarıyla karşılaşacaksınız. Fakat tabelalarla yolunuzu bulmanız pek kolay değil, sadece denize doğru gidin ve önsezilerinize güvenin. Buradaki çalışmalar Prof. Dr. Numan Tuna başkanlığında ODTÜ tarafından devam ettiriliyor. 93'den beri devam eden kazılarda ortaya şehrin yerleşim yerleri, zeytinyağı, şarap atölyeleri ortaya çıkmış durumda. Malesef yanımda fotoğraf makinem yoktu. Ancak evlerin planlarını çok net algılayabilirsiniz, yönlendirme tabelaları da gayet iyi. Ancak anlamadığım kelimelerle süslenmiş ki bir mimarlık öğrencisi olarak kendime mi yoksa tabelaları düzenleyenlere mi hayıflanayım bilemedim. Örneğin: Pastas. Sütunlu koridor demekmiş, restorasyon yük.l. yapan arkadaşım bile bilemediğine göre. Ören yeri koruma altına alınamadığı için, çevresi dikenli tellerle çevrilmiş durumda.

Prof. Tuna'ya göre; “Dördüncü yüzyılda bazı evlerin boşaltılıp atölyeye dönüştürülmesinden yola çıkan arkeologların şehrin işlevsiz kaldığı yönündeki tezlerini eksik buluyorum. Uzun süre daha şehirde yaşam ve ticareti devam etmiş Kazılarda ortaya çıkan bulgularda son derece düzenli yapı adaları, konut sistemleri ve sokak yerleşimlerinin gelişmişliği, Eski Knidos’un da en az Yeni Knidos kadar önemli olduğunu ortaya çıkardı”

Tekir burnun en ucunda yer alan yeni Knidos ise, Selçuk Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ramazan Özgan başkanlığındaki ekip tarafından araştırılmaya devam ediyor. Bu sene şehrin ana caddelerinden birisi ortaya çıkartıldı. İki sene arka arkaya gidince ve yeni birşeylerle karşılaşınca mutlu oluyor insan.

Cumartesi, Kasım 12, 2005

Knidos

Reşadiye Yarımadası'nın en ucunda hem Ege, hem Akdeniz'e bakan iki koyuyla, tarihiyle, doğasıyla, osuyla busuyla büyüleyicidir Knidos. Efes'ten daha büyük bir antik şehir olmasına rağmen, Efes'in çeyreği kadar ilgi görememiş bir güzelliktir Knidos. Blog üzerine misyon yüklemek gibi ahmakça bir tavır sergilemeyeceğim. Ama Knidos aşığı herkese, Knidos'u görmüş/görmek isteyen herkese açıktır bu blogun kapısı.
Vira...